Yetişkin bir insan dişinin % 75’ini oluşturan minenin altındaki dentin tabakasının çeşitli nedenlerden ötürü açığa çıkmasıyla yalnızca sıcak, soğuk, ekşi ya da tatlı besinlerin tüketiminde değil diş fırçası ve ipi kullanımında da ağrı hissedilmesi, diş sızlaması olarak tanımlanabilir.
Diş sızlamasına neden olan faktörlerin ortak noktası, mine tabakasını aşındırarak dentinin hassasiyet yaratacak ölçüde ortaya çıkmasını sağlamasıdır. Diş sızlamasına zemin hazırlayan etkenler;
olarak sıralanabilir.
İlk etapta her ne kadar ciddi bir problem gibi gözükmesede müdahale edilmediği takdirde mutlaka ilerleme kaydeden ve diş kaybına kadar dahi gidebilen bir sürecin önünü açan diş sızlamasına neyin iyi geleceği, sızlamanın neden ortaya çıktığına bağlıdır.
Örneğin; yanlış ya da eksik ağız ve diş bakımının yarattığı hassasiyete bağlı olarak beslenme esnasında bir sızlama görülüyorsa bu durumu ortadan kaldırabilmek adına diş macunu, fırçası ve ipi tercih ve kullanım şekli gözden geçirilir. Dolgunun eskimesi ya da dişin enfeksiyon etkisiyle çürümesi dolayısıyla sızlama hissediliyorsa bu durumun tedavisi dolgu ya da kanal tedavisidir. Dolayısıyla “dişim neden sızlıyor ?” sorusuna doğru yanıt verdikten sonra bu yanıt çerçevesinde gelişen bir müdahale planı yapılır.
Diş sızlamasında acil müdahale olarak bir bardak su içerisine atılan 4-5 kaşıklık tuz ile oluşturulan gargara kullanılabilir. Yine sızlamanın olduğu bölgeye soğuk kompres yapılması da hastanın ağrılarını hafifletir fakat bunlar geçici çözümlerdir. Kalıcı bir çözüm için çoğu zaman diş eti kanaması ile birlikte görülen ve mutlaka bir ağız sağlığı probleminin habercisi olan diş sızlamasını hissettiğimiz anda uzman hekim kontrolüne başvurmamız gerekir.
Ağız ve diş sağlığında karşılaştığımız tüm problemlerde olduğu gibi diş sızlamasında da önleyici etkiye sahip nokta, doğru ve eksiksiz planlanan ve uygulanan ağız bakımıdır. Özellikle diş eti enfeksiyonları ve diş çürükleri kaynaklı sızlamaları neredeyse tümüyle önleyen ağız bakımı, uzman hekim tavsiyesi ile şekillendirilebilecek bir süreçtir.
Dolgu, bleaching ya da dişlere yapılan diğer müdahaleler sonrası gelişen hassasiyete bağlı olarak ortaya çıkan diş sızlamalarını önlemek için tedavi sonrası beslenme düzenine dikkat edilmesi ve hekim yönlendirmelerinin takibi hayli önemlidir.
Yine dişte hassasiyet oluşumuna zemin hazırlayan asitli ve kafein yoğun besin gruplarının tüketiminin sınırlandırılması, diş sızlamalarını önleyici etkiye sahiptir.
Alınabilecek tüm bu önlemlere ek olarak, altı aylık periyotlarla yapılacak diş hekimi ziyaretleri, diş sızlamasına neden olabilecek olası etkenlerin erken dönemde tespitine ve bu etkenlere müdahaleye zemin hazırlaması açısından en önemli etkiye sahip önleyici faktördür.
Dolgu sonrasında dişlerde oluşan hassasiyetin sızlamaya neden olabileceği birçok vakada gözlemlenen bir gerçektir ve bu hassasiyetin derecesi dolgunun tipine, müdahalenin boyutuna ve hastanın fizyolojisine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Birkaç saat sürebileceği gibi birkaç haftayı da bulabilecek bu hassasiyetin kontrolünde tedaviyi gerçekleştiren hekim kontrolüne mutlaka başvurulmalıdır.
Diş sızlamasına neden olan faktörlerden biri de dolgunun eskimesidir. Bu tip durumlarda sızlamanın ortadan kalkabilmesi için dolgunun yenilenmesi gerekir. Dişlerde olduğu gibi dolgularda da zamanla aşınma görülebilir ve bu durum dentin tabakasının ortaya çıkarak hassasiyet hissine yol açar.
Dolayısıyla dolgu tedavili dişlerdeki sızlamanın yegane çözümü vakit kaybetmeden alanında uzman bir diş hekimi ile iletişime geçerek şikayetlerin aktarılmasıdır.
Toplumumuzda yaygın olarak görülen diş sağlığı problemlerinden biri de diş sızlamasıdır ve özellikle soğuk yiyecek ve içeceklerin tüketiminde net bir şekilde hissedilen bu sızlama, zaman zaman hayli rahatsız edici düzeye ulaşabilir.
Soğuk su içerken sızlayan dişlerde eğer bu sızlama dişlerdeki hassasiyet etrafında gelişiyorsa doğru diş bakım ürünleri ile bu durum ortadan kaldırılabilir. Çürük, kırık ya da dolgudan kaynaklı bir sızlama var ise dişe müdahale edilmelidir.